14 Mayıs 2017 Pazar

Metal Yorgunluğu/ Tomris Uyar

  
    Metal Yorgunluğu/ Tomris Uyar
     111 sayfa/ Yapı Kredi Yayınları







Okumak gibi çok sevdiğim bir yanımla arama neredeyse 2017 başından beri bir mesafe girmiş durumda. Bu mesafeyi nasıl yapsam da aşsam derken öykülerin yararlı bir yol olabileceğine karar vermiştim. Ancak başlamamla bitirmem arasında geçen bir aylık süreye tembelliğim haricinde yalnızca iki sebep sunabiliyorum. Bunlardan biri İzmir Kitap Fuarı kapsamında bir süre çalışmış olmam bir diğeri ise kitap türlerinin ayrı bir kulvarı olarak gördüğüm çizgi roman türüne minik bir adım atmış olmam. İkisi de geçerli gözükmeyecek ancak yaşantımın parçası olmuş sebeplerdi. 

Gelelim Metal Yorgunluğuna... Metal Yorgunluğu içerisinde Tomris Uyar'ın farklı kitaplarından alınmış on öykünün bulunduğu bir derleme. Öyküler birbirlerine hem yakın hem de uzak olan bir dile ve konuya sahiplerdi bence. Aradaki farkları görebildiğiniz gibi benzerlikleri de fark edebiliyordunuz. Diline alıştıkça hikayelerin içerisine serpiştirilmiş sürprizlerle karşılaşmanın da ayrı bir tadı vardı elbette. Size bırakılacak bir boşluğu sezebildiğiniz gibi o boşluğu bir okur olarak tamamlamayı da beraberinde öğreniyordunuz. 

Örneğin dede-torun ilişkisine şahit olabildiğiniz gibi denizin dinlediği bir çifte sizin de kulak vermeniz mümkün oluyordu. Kendine yalanlar söylemeyi alışkanlık haline getirmiş insanlarla yolculuklardan yolculuklara atılan özgürlüğünün tutsağı olmuş diğerlerine selam çakıyordunuz. Çiçekleri sevmekten geri kalmazken bir ölüye ağıt yakabiliyor yaşanan acılara ortak oluyordunuz. Bu kelimeleri eksilterek yazılmış hikayelerin her biri yüreğinize eşit derecede geçmese de bazı cümleler daha anlamlı gelse ve bazıları daha az size dokunsa da sadece ve sadece Tomris Uyar'ın hangi kitabını daha fazla sevebileceğinizi anlamanız için bile anlamlı olabilecek bir öykü kitabı, Metal Yorgunluğu. 

Yazarla tanışmak için doğru bir yolculuk olur mu Metal Yorgunluğu derseniz, yazarla tanışma yolculuğumdan memnun kaldığımı söyleyebilirim. Bir miktar beni şaşırtma becerisi kitabın sonralarına doğru alışmam sebebiyle kaybolsa ve hikayelerin birçoğunu orta ve orta üstü düzeyde seviyor olsam da keyifli olduğunu inkar edemem. İkinci Yenicilerin kadın prensesini siz de tanımak için bir adım atın, pişman olmayacaksınız. 

*Sabahın erken saatlerinde, ilk serinlikte, koskocaman bir denizi paylaşan bir kadınla erkek arasındaki garip hısımlığı duymuşlardı. O saatlerde soluğunu tutup onları dinleyen denize karşı konuşmuşlardı.

*Değil mi ki Cumartesiler, bedenin derininde uyuklayan bir takım adsız duyguları yüzeye zorlamada, adlandırmada birebirdir. Düzenin hafta boyunca aksamayan uyuşuk akışı birdenbire kesintiye uğrar. Trenin tekdüze sallantısı duruverir. Bir istasyonluk -iki günlük- bir mola. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder