13 Aralık 2016 Salı

Havva'nın Üç Kızı/ Elif Şafak

 
      Havva'nın Üç Kızı/ Elif Şafak
     Doğan Kitap/ 418 sayfa 
     Çevirmen: Omca A. Korugan 
     (yazarıyla birlikte)







Uzun zamandır düzenli kitap okuyamıyordum. Bunda fuarın araya girişi ve dönem sonuna yaklaştığımız için verilen ödevlerin sayıca artış etkili oldu. Havva'nın üç kızı ise fuardan önce başladığım ve ne yazık ki bugüne değin elimde sürünen bir kitaptı. Uzun süredir yorum yazamadığım için öne sürdüğüm bahaneleri geçersek, dört yılın ardından yeni bir Elif Şafak kitabına başlamak ummadığım bir his bıraktı üzerimde. Ummadığım hisler Elif Şafak'ın kalemini özlememden ve geçen zamanın ardından bende bazı önyargılar oluşturmasından kaynaklanıyordu. 

Öncelikle konusundan bahsedersem Elif Şafak bu kitabında üç genç kadının yollarının nasıl kesiştiğini anlatıyor. Yollarının kesişmesi diyoruz fakat bu kadınlar ne kendi ortak etnik kültürlerinde ne de aynı dini çevrede birleşiyorlar. İlk başta gözümüze çarpan pek çok ortak noktaya rağmen onların yollarını kesiştiren "Tanrı" kavramı oluyor. "Tanrı" kavramından yola çıkan bu arkadaşlığın -hatta kız kardeşliğin- dününe ve bugününe şahit oluyoruz.  

Olay örgüsünün oldukça akıcı olduğu, kurgu açısından genellikle birbirini tamamlayan ve aklımızdaki bazı sorulara yanıt veren satırlar mevcut kitabın içerisinde. Fakat bunların yanında gereksiz olduğuna inandığım, fazla uzatıldığını düşündüğüm bölümler de vardı. Kitabın son sayfalarına değin okuma temposunu asla düşürmeyen bir ilerleyiş olmasına rağmen, bazı sorularımın yanıtsız kaldığını hissettim. Çeşitli konuların etrafında çok fazla dönmesine karşın detayına inmemesi aklımda bazı soru işaretleri bıraktı. 

Aklımda dört sene önce oluşan  sevdiğim Elif Şafak portresini de sorguladım bu kitapla beraber çünkü yaptığı toplumsal eleştirilerin bir kısmı fazla keskin ve taraflı, yazdığı karakterleri koyduğu kalıplar kalın çizgilerle belirlenmişti. Bunları görmezden gelebildiğim bölümlerde ise yeni fikirlerle aydınlandığımı ve keşfedilmesi gereken yeni yazarlar ile İslam bilginleri/şairleri kazandığımı fark ettim. Öğrendiğimden beri Elif Şafak'ın kaleminde beni en çok rahatsız eden nokta ise kitaplarını önce İngilizce yazıp ardından Türkçe'ye çevirmesi/çevirilmesi -üstelik anadilinde bu kadar güzel yazma yetisi varken. 

Kitabın sonuyla beraber yüzümde bir tebessüm oluştu ve yüreğime bir ağırlık çöktü. Bunca çelişkinin ve git gelin ortasında kendime çoğu açıdan benzettiğim Peri'yi ve aklımda uzunca süre kalacak sorularla ne olduğu muamma bir hediye aldım. 

NOT: Kitabın iki farklı kapağı mevcut ve ben fotoğraftaki versiyonuna bayıldım. 

*Bütün ömür boyu damla damla biriktirdiğimiz hüzünlere, kederlere sonradan tek bir kişinin sebep olduğunu sanmak ne büyük yanılsamadır. Ama insan beyni, kendini aldatmakta ustadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder