6 Nisan 2016 Çarşamba

Yaşamın Ucuna Yolculuk/ Tezer Özlü

           


         Yaşamın Ucuna Yolculuk/ Tezer Özlü
          Yapı Kredi Yayınları/ 125 sayfa











Öncelikle uzun zamandır düşüne düşüne büyüttüğüm ön yargımdan bahsetmeliyim. Ben Tezer Özlü'nün kalemini hep depresif, intihar fikrine yakın bulmuşumdur. Tabi bu yazarın bana yaptığı çağrışımdan ibaretti. Kitabı okuduktan sonra ise aslında Tezer Özlü'nün içinde ölümden çok yaşama istek barındıran bir insan olduğunu düşündüm. Kitapta anlattığı ise esasen yaşamın ucuna diyerek kendine ve hayatında merakıyla var olan olgulara yaptığı bir yolculuk. 

Fakat uzunca bir yolculuk bu. Takibi okurken zor olsa da, tam bir şey anlatmaya başlamışken bambaşka şeylerin aklına düşmesiyle o yöne kayan zihninin varlığına bir süre sonra alıştım. Yolculuğu anlamlandırmayı bir yandan sekteye uğratırken bu yazın, bir yandan da üslubuna alışmamı sağlayan bir yanı olduğunu düşündüm. 

Başta akıcılığı azken "Ben ne okuyorum?" diye kendime sorarken sonrasında nasıl bir beynin içinde dolaştığımı anladım. Zihnin yolları beni Özlü'nün sevdiği, hayatında yer edinmiş üç yazara götürdü. Her ne kadar kitaptaki alıntılar dahil kitabın ana hatlarını Pavese oluştursa da, Svevo'yu da es geçmemişti yazar. Kafka bir nebze daha kenarda bırakılmıştı. Bunlara rağmen diyardan diyara, yazardan yazara uzunca ve keyifli bir yolculuk yaptım. 

Kitaptan yeni yazar isimleri ve bilgilerle ayrıldım. Trenlere bindim, yolculuklar yaptım; dağın kahvesini, ağacın yeşilini hayal ettim. Kısacası ben rastgele bir sayfasını açsam da bende iz bırakmış satırlarla karşılaşacağım bir kitap kazandım. 

*Her sözü, insanın kendisi için söylediğine inanıyorsun. Her söylenen söz, bir biçimde insanın kendi kendini onaylaması. Karşısındakine bir şey anlatmak istese de gene kendi gerçeğini, bilmişliğini ya da doğru algılayışını kanıtlamak için söylenen sözler. 

*O, kendini yaşlı bir adam olarak tanımlıyor, ben kendimi yaşı olmayan bir insan. 

*Ve ilk kez bu yolculuğum süresince, yazarlarımın çevrelerinde, sokaklarında, kahvelerinde, bulvarlarında, mezarlarında, evlerinde, dünyaya baktıkları yörelerde çıktığım bu yolculukta, içimde sürekli çakışan ikili kişiliğin, tek bir "ben"de birleştiğini sezinliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder