6 Kasım 2015 Cuma

Bin Hüzünlü Haz/ Hasan Ali Toptaş

       



   Bin Hüzünlü Haz/ Hasan Ali Toptaş
     130 sayfa/ İletişim Yayınları












--Öncelikle fotoğraf benim okulumda keşfettiğim atmosferi çok hoşuma giden bir kafeden. Olur da yolunuz düşerse Enerji Müze'sinde turlayıp ardından kahvenizi içmeyi unutmayın.--

Hasan Ali Toptaş okumak LYS günlerinde edebiyat çalışırken bolca aklımdan geçmişti. Fakat sırası yakın bir arkadaşımla birbirimizi gaza getirip "Evet okumalıyız." dediğimizde geldi. Uzunca bir süre bekletmemin ardından geçen hafta sonu birlikte seçenekleri değerlendirip "Bin Hüzünlü Haz"da karar kıldık.

Öncelikle yazarın dilinin anlaşılır ve akıcı olduğunu söylemekte fayda var fakat cümlelerinin uzunluğuyla cümlenin başına geri dönmek zorunda kaldığım çok an yaşadım. Zorlayıcı, yorucu fakat bir hayli keyifli bir kitaptı. Yazarın dilindeki 'sinestezi' etkisi bazen zorladı. Renkleri tatmak, seslere dokunmak, görüntüleri duymak beni bir hayli yordu. Anlam kapalılığıyla nice savruldum. 

Yazarın anlattığı net bir hikaye olmasa da, nereye giderse gitsin vardığı noktanın en başa dönebilmesi bunca karmaşık bir anlatıda taktir edilesi bir özellikti bence. Yazarların sevdiği kelimeler olduğunu bir kez daha inandım; 'sözgelimi' kelimesini sıklıkla okuduğumda. 

Bolca da alıntı not ettim ancak bir paragraf ortalama üç ya da dört cümleden oluştuğu için bunları aktarmak çok zor olacak buraya. Uzunluğu kısa olup beni etkileyenlerden birkaçı: 

*Bir bakıma, iyilik dediğimiz şey kötülüğe yaklaşma konusunda şiddetle burun kıvırırken, kötülük daha cesur davranıp (belki de korkup) ona yaklaşmayı göze alabiliyor...

*Hiç kuşkusuz, duruşlarında kalp atışlarımızın ritmini taşıyan, kelime dediğimiz şu zavallı işaretlerin arasına zamanı hapsedip iyice yavaşlatmak için yaparım bunu.

*...Nedense kendimi kızın kelimelerinden oluşmuş, içinde değişik serüvenlere ait binlerce cümle taşıyan, yüzü virgüllerle dolu upuzun bir cümle gibi hissettim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder